Tuesday, January 17, 2006

kitabe-i seng-i mezar


-Acizliğime sadece ve gerçekten ortak edebildiğim kelimeleri kendi içim gibi daha da karartarak yazacağım. Kendi kendinizi tanı(mla)mada kendinize duymadığınız güveni etrafınıza bu kadar duyarken, bağlanmayı umduğunuz bir umudun sizi iki lafla tepetakla etmesi, haftanızı, ayınızı, belki de "bundan sonra"nızı size zehir etmeye yeter de artar bile.

-Hele bu "anlamsız" saydığınız fırçaların sizle olan biten bütün bağları koparmak adına üretilmiş, güdümlü mallar olduğunu, üreticisini sizden, sizi üreticisinden "soğutucu" bir işlev görmek üzere tasarlandığını ufak ufak sezmeye başlamışsanız vay halinize!

-Sizi yıkan balyoz darbelerine bir yenisini daha eklemeye gönüllü olduğuna inanmak istemediğiniz birine karşı özel bir şeyler hissedip hissetmemeyi bir kenara bırakın, onunla sizin aranızdaki köprülerin ağır bir deprem geçirmiş gibi yalpaladığını, kendi içinizde titreyen bam telinize benzediğini ve olayın ilk şokunu doyasıya yaşamanın verdiği ağır yükün, kaç gündür canınızı sıkan şeylerin üzerine eklenmesiyle iyice çekilmez olduğunu içinize söyleyip kabul ettirmek için didinmek, bünyenin kaldırabileceği bir şey değilmiş.

No comments: